Havaya düşmezden önce duygulara düşer cemre. İlkin hayal gücünü ısıtır ateşiyle. Cemrenin sihirli elinin değdiği her canlı, bahar düşleri kurmaya başlar. Yakında uyanmaya başlayacak tabiatın ritmine uyanık olmak içindir gayreti. Bir mart soğukluğunda önünü kesse de kabuslar, yakında gelecek baharın düşüne uyanır inatla. Zemherinin ortasında, yağan kar tanelerinin peşi sıra sürüklenen hercai hayalleri biriktirip kardan umutlar yapmaktır hüner; düşlerin imbiğinden ümitleri süzmek..…
Mart, bir sokak kedilerinin düşlerini biler bir de balıkların...
Titrek gölgesinin eşliğinde ıssız sokaklarda gezdiği günler, korkularını devşirir bir kedinin. Hayatın öğütlediği ilk ders, kendinden gayrısına güvenme olur. Bu düsturun eşliğinde, uzağında kaldığı bir yaşamdan intikam almaya a(l)danır. Yalnızlığının koyulaştığı, birbaşınalığının yazgısı olduğu bir evrende, şairane sezgilerinin acılığını yaşar daha çok. Murdar gördüğü bir yaşama, bir cemre sıcaklığıyla uyanırken, masumiyetine hırsları; sevecenliğine öfkesi eşlik eder. Gururludur… Gölgesini kaybetmişçesine kaygılı olduğu günlerden, baharın müjdesini erken aldığı günlere gelmiştir. Yaşam, bir kez daha başlamaktadır. Bir daha asla kaybetmemecesine geçirir pençelerini hayata..…İçinde hayat taşıyan her şeye... Ölümüne ve hırsla..…
Bildik bir dünyadan, bilinmeyen deryalara yelken açmış garip bir balık için de çetin bir sınavdır mart. Alışamadığı ve asla alışamayacağı bir yerde, kalmanın, kalabilmenin kavgasını verir. Bütün yenik başlayanlar gibi, çekip gitmeye meyillidir. Kırgınlıklarını birbirine ulasa da, sevecenliğini esirgemez kimseden. Özgür deryalara dönme isteği sıkça depreşse de, yazgısının peşinden sürüklenir, durur. Mekanik aşkların ve rutin hayallerin diyarı, cehennemî bir çilegâhtır. Yabancılığını iliklerine kadar hisseder. Cismi gölgeye, gölgesi hayale, hayali halisünasyona dönüştükçe fark eder yok olduğunu. Kırgınlığı, gördüğü düş ile yaşadığı gerçeğin arasındaki ısı farkıdır. Nice cemreler dindiremez yılgınlığını. Anlatılanlar, tatlı bir masaldan, koca bir yalana dönüşür. Ilık meltemlerin tenleri okşadığı, serin yazlar beklerken; karlı, soğuk bir kış ayazında açmıştır gözlerini..…Hayat, cismini merkezden muhite doğru büyük dalgaların savurduğu bir meydandır. Ve, sürüklendiğini hissetmektedir, yaşamın merkezinden ölümün sahillerine... Korkusu çok geçmeden yazgıya dönüşür her balığın.
Kediler!.. Ne de çok severler balıkları!.. Korkularının sazlığında bahara uyanmışken, yaşamın kıyısından ölümün sahillerine kaymış bir balığı görmek, ne kadar da mutlu ediyordur onları. Ölümün soluğunu ensesinden savarken; bir başkasının gözlerinde görmek ölümün gölgesini, kim bilir nasıl bir hazdır? Teker teker yok oluşlardan, yaşam ummak, nasıl bir mutluluk?
Balıklar!.. Ne de çok severler kedileri!.. Kaygılarının gelgitinde sahile vurmuşken, son nefesini bir ölümlünün pençelerinde vermek ne de mutlu eder bir balığı. Ağırlığını taşıyamadığı bir hayattan azade kalmanın sorumluluğunu kediye yüklemenin huzuru yeter de artar bile. Ölüm, hiç de trajik değildir bir balık için. Cismi suya her aksedişinde, yüzündeki ölüm gölgesini görmenin aşinalığı vardır zira.
Düşleri ve kabusları bir bıçak gibi keser mart.
Kediler sözlüğünde hayattır adı; balıklar sözlüğünde ölüm!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder