11 Ekim 2010 Pazartesi

Ben

Güneşle gelendim
Yakamozdum Boğaz'ın sularında
Bulutlar çevreledi göğümü
Çınar diplerinde gölgelendim
Gece yarısı üç sularında
Düşledim ölümümü

Suyla gelendim
Uzak diyarlardan ağrı çağıldadım
Çelik kafesli bentler vurdular gövdeme
Ferhat’tan ayrı düşen Şirin’dim
Kendimi mücerret bir aşka adadım
Asidir mührünü vurdular göğsüme

Kumla gelendim
Günden uğrun sokuldum
Şehrin kuytusundan içeri
Ağulu mazgallarda elendim
Hamdım yandım piştim oldum
Döndüm gerisin geri

Ben hiç gelemeyen ve gelemeyecek olandım
Ben hep giden ve dönemeyen adamdım
En ezik, en yenik, en gücenmiş bendim içinizde
Bendim doğruyu haykıran ses yüreğinizde
Ben içinizde ölendim…

Hiç yorum yok: